Can Atalay eylemi için takipsizlik kararı
Can Atalay için açıklama yapmak isteyen 13 avukat hakkındaki soruşturmaya takipsizlik kararı verildi; Kararda “Ülkeyi yönetenler ve politikalarına karşı gösteri ifade özgürlüğü”, ifadesi yer aldı.

Fotoğraf: ANKA
Gezi Davası hükümlüsü avukat Can Atalay ile ilgili Ankara Adliyesi önünde açıklama yapmak isteyen 13 avukat hakkında başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Kararda, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göre, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı sayesinde vatandaşların ülkeyi yönetenler, bunların belirledikleri politikalar üzerinde belirli ölçülerde etki etme imkanı buldukları ve bu hakkın temel haklardan olduğu" vurgulanarak, soruşturmaya konu olayın da bu kapsamda sayıldığı kaydedildi.
Gezi Davası hükümlüsü avukat Can Atalay'ın milletvekili seçilmesinin ardından tahliye edilmemesi nedeniyle Ankara Adliyesi önünde basın açıklaması yapmak isteyen ve polisin müdahalesiyle karşılaşan avukatlara "kamu görevlisine hakaret ", "kamu görevlisine tehdit", "2911 sayılı kanuna muhalefet" ve "kamu görevlisine karşı görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından soruşturma başlatılmıştı.
“Kovuşturmaya yer yok” kararı
Savcılık tarafından yapılan incelemenin ardından 13 avukatın üzerine atılı suçun unsurları oluşmadığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi.
Kararda, "Olayın bir gösteri yürüyüşü ve basın açıklaması şeklinde gelişen bir eylem niteliğinde olduğu, barışçıl toplanma hakkının sadece belirli bir noktada bir araya gelinmesi olmayıp aynı zamanda yürüyüşleri kapsadığı" aktarıldı.
"Azınlıkta kalan fikirleri savunma amacıyla da toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenebilir"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Öllinger/Avusturya 2006, Ezelin/Fransa 1991, Galstan/Ermenistan 2007, Friedl/Avusturya 1992 kararlarına atıf yapılan takipsizlik kararının gerekçesinde, AİHM'in kararlarında, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının çağdaş demokrasilerdeki önemini vurguladığı aktarıldı.
Gerekçede, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, siyasi partiler, sendikalar ile diğer çıkar gruplarının oluşumunda, işleyişlerinde ve çoğulcu demokrasinin gelişmesinde son derece önemli olan farklı fikirlerin ortaya çıkması ve yayılması imkanlarını güvence altına aldığı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı sayesinde vatandaşların ülkeyi yönetenler ve bunların belirledikleri politikalar üzerinde belirli ölçülerde etki etme imkanı buldukları ve bu hakkın temel haklardan olduğu" vurgulandı.
AİHM'in, tıpkı ifade özgürlüğünde olduğu gibi toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkında da sadece toplumun geneli tarafından savunulan ve kabul gören düşünce ve fikirlerin değil, toplumun genelini rahatsız edebilecek, endişelendirebilecek hatta şok ve tahrik edecek veya onların belirli düzeyde tepkilerini çekebilecek, özellikle azınlıkta kalan fikirleri savunma amacıyla da toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenebileceğini garanti altına aldığı belirtilen gerekçede, soruşturmaya konu olayın da bu kapsamda olduğu kaydedildi. (ANKA)
Evrensel'i Takip Et